Borçlar Hukuku konusunu anlatmadan önce "borç" kavramından bahsedilmesi gerekmektedir. Borç genel anlamda bir hareket bir eylem içerisinde bulunmak, bir şeyi ya da bir hizmeti vermek, bir davranış sergilemekten kaçınmak anlamına gelebilir. Türk Hukukunda bu borç kavramında bulunması gereken kişiye borçlu olarak adlandırılırken, söz konusu borcun yerine getirilmesi için gerçekleştirilmesi gereken şey ise edim olarak karşımıza çıkar. Borçlar hukuku en kısa tanımla taraflar arasındaki yani borçlu ve alacaklı arasındaki borç ilişkilerini düzenleyen hukuk dalı olarak tanımlanabilir. Türk Borçlar Kanunu ile düzenlenmekte olan bu hukuk dalı içerisinde sebepsiz zenginleşme, alacak davaları, sözleşmeden doğan ihtilaflar sayılabilir.
Türk Borçlar Kanunu, kapsamlı bir kanun olmakla birlikte bu kanunda genel hükümlere ilişkin ilk kısmında tüm borç ilişkilerinde uygulama alanı bulan temel kuralları (borç ilişkilerinin doğumu, hükümleri, sona ermesi, alacaklı ve borçlu temerrüdü vb.) düzenlemekte; özel borç ilişkilerini taşıyan ikinci kısmında ise çeşitli sözleşme tiplerine ( satım, bağışlama, kira, eser, vekâlet) ve ilişkin maddeler bulunmaktadır.
Borçlar hukuku temelini Anayasa’dan alır. Anayasa’nın 48. maddesine göre ise; “Herkes dilediği alanda çalışma ve sözleşme hürriyetlerine sahiptir.” bu ve bunun gibi Anayasada yer alan maddeler ile her kişi için Borçlar Hukuku geniş anlamda maddelere sahiptir ve uyuşmazlıkların çözümü için bu kanun düzenlenmiştir.
Borçlar hukuku kapsamında bulunan davalar şu şekilde sıralanabilir; haksız fiilden doğan tazminat davaları, maddi-manevi tazminat davaları, alacak davaları, kira tespiti ve kiralananın tahliyesi davaları, inşaat hukuku davaları, müdahalenin men-i davaları, ortaklığın giderilmesi davaları, ecri misile ilişkin davalar, gayrimenkul davaları, ipotek-rehin tesisi ve fekkine ilişkin davalar, kira sözleşmesinden, satım sözleşmesinden, eser sözleşmesinden kaynaklanan her türlü dava sayılabilir.
04/12/2022